Kasım Demir
Köşe Yazarı
Kasım Demir
 

Yeşilçam Dönemine Hasret Bir Camia

Türk futbol tarihinde sevinci ve hüznü iç içe yaşayan tek camiadır Fenerbahçe.Böyle bir cümle kurmam lütfen yanlış anlaşılmasın. Fenerbahçe ülkemiz futbolunun en önemli ve en başarılı kulüplerinden birisidir elbette ama bu durum birbirine zıt duyguları hızlı ve derinden yaşıyor oldukları gerçeğini değiştiremez. Tabi bu benim fikrim, katılmayanlar illaki olacaktır. Kulübün sportif başarı durumuna baktığımda taraftarın duygularının neden değişken olduğunu anlayabiliyorum aslında. Gelin bu durumu inceleyelim.Çok eski zamanlara gitmeye gerek yok. Kurulduğu dönemden seksenli yılların ikinci yarısına kadar Fenerbahçe için her şey çok iyi gidiyordu. Şampiyonluklar birbiri ardına geliyor, rakiplerle aralar hızla açılıyor, halkın teveccühü her geçen gün artıyordu. Yeşilçam da bile Fenerbahçe fırtınası vardı. Cilalı İbo, Turist Ömer, Sezercik, İnek Şaban, Güdük Necmi gibi pek çok koyu Fenerbahçe taraftarı bunlara örnekti. Tabii her şeyin olduğu gibi bu şaşalı döneminde bir sonu vardı. 1986 – 1987 sezo-nunda Galatasaray’ın şampiyon olması sarı lacivertlilerin baskın üstülüğünün sona ermesinin ilk sin-yalleri gibiydi. Ezeli rakibi Galatasaray 14 yıl aradan sonra şampiyon olması o dönem için büyük olay-dı. İlerleyen yıllarda Fenerbahçe birkaç şampiyonluk kazanmış olsa da hiçbir şey eskisi gibi gitmiyordu. Galatasaray ve Beşiktaş şampiyonluk sayılarını hızla arttırıyor Fenerbahçe bu ritme yetişemiyordu. Doksanlı yılların sonlarında Galatasaray’ın dört sene üst üste şampiyon olup UEFA ve Süper Kupayı kazanmış olması Fenerbahçe’yi tamamen arka plana itti. İlerleyen yıllarda toparlama emareleri gösterilmiş olsa da sarı lacivertliler bir türlü Yeşilçam dönemindeki baskın üstünlüğünü geri kazanamadı. Bugüne baktığımızda 9 sezondur şampiyonluğa hasret, ezeli rakibi Galatasaray’ın 4 şampiyonluk gerisinde kalmış bir Fenerbahçe ile karşı karşıyayız. Sadece lig olarak bakmayalım Türkiye Kupasında da 29 yıllık kazanamama dönemi var. Avrupa kupaları açısından son yıllara bakarsak bir UEFA kupası yarı finali bir de Şampiyonlar ligi çeyrek finali var. Kısacası son yıllarda, geçen sezon kazanılan Türkiye Kupası dışında futbolda başka başarısı yok. Galatasaray taraftarının geçen sezonki şampiyonluk kutlamalarına katılan Fenerbahçeli taraftarlar haberini herkes gibi ben de televizyonlarda görmüştüm. Futboldan vazgeçip basketbol, voleybol veya başka spor dallarına ilgi gösteren Fenerbahçe taraftarı da az değil. Kısacası, Sarı lacivertliler açısından gerçekten zor bir dönem yaşanıyor.   Zirveye alışkın bir camianın başarıya aç bir hale gelmesi gerçekten çok zor bir durum. Fener-bahçe taraftarının duygularını hızlı yaşamasını da buna bağlıyorum. Her sezon başı bu sene olacak parolasıyla yola çıkıp belli bir zaman sonra hüsrana uğramak ve bunu uzun bir zamandır yaşamak kolay bir şey değil.    Camianın, uzun zamandır başarısız olmasına sebep olan kendince nedenleri de var. Bunların en dikkat çekeni 3 Temmuz süreci. Fenerbahçe açısından zor geçen bu sürecin kulübe büyük zarar verdiğini düşünüyorlar. Ben başka bir noktaya değinmek istiyorum. Bu zor sürecin ardından sonraki sezon Fenerbahçe şampiyonluğu sahasında ezeli rakibi Galatasaray’a kaybetti. Süper Final adıyla ligi ilk dört sırada tamamlayan takımların kendi arasında oynadığı şampiyonluk grubu maçlarının içerisin-de ezeli rakibine sahasında şampiyonluk kaybetti. Yani son düzlüğe kadar sahasına getirdiği mücade-leyi kaybetti. Kısacası Fenerbahçe saha dışı olaylara odaklanmaktan, gerekçeler oluşturup durmaktan dolayı en büyük zararı kendisine verdi. Saha dışı olaylara odaklanılması hususunda doğru yanlış konusuna ben giremem ama saha içerisi de göz ardı edilmemeliydi. Bu ruh hali önemli maçları kaybetme diye bir geleneğe sebep oldu. Sarı lacivertlilerin en büyük problemi final derecesindeki maçları kaybetmesiydi. Final maçlarını kaybetme örneklerini çoğaltabiliriz. 2005-2006 sezonu Denizlispor deplasmanını bilmeyen yoktur. Son haftaya lider giren Fenerbahçe, Denizli deplasmanında berabere kalınca şampiyonluğu ezeli rakibi Galatasaray’a kaptırdı. Bir diğerinde ise 2020-2021 sezonunu hatırlayalım. Sezonun sondan bir önceki hafta Fenerbahçe evinde Sivasspor’u yenebilseydi son haftaya lider girecek ve belki de şampiyon olacaktı.    İşin ekonomi kısmına girdiğimizde de sıkıntılı bir tabloyla karşılaşıyoruz. Her transfer döne-minde ödenen yüksek bonservis bedellerine karşılık, istenen başarının sağlanamıyor olması Fener-bahçe’yi daha da içinden çıkılamaz bir duruma doğru sürüklüyor. Geçmiş yıllara nazaran bu sezon başı oyuncu satışlarından ciddi bir gelir elde edilmesi kulübü teselli eden tek nokta.    Son olarak, bana göre Fenerbahçe’nin bir türlü aşamadığı kısır döngüden bahsedeceğim. Se-zon bitmiş olur o sezonun başarısızlığı iki hafta içerisinde yerini yeni sezonun umuduna bırakır. Başla-yan yeni sezonla yapılan büyük transferler taraftarı havaya sokar. Bu rüzgâr bir dönem devam eder. Daha sonra başarısız sonuçlar gelmeye başladıkça homurdanmalar çoğalır. Sezon sonunda başka takımın şampiyonluğu izlenir. Daha sonra hiçbir şey olmamış gibi yeni sezona yeni umutlarla girilir. Fenerbahçe açısından bu sezona baktığımızda yine kurduğum döngü içerisinde debelenirken görüyorum. Bu sefer mutlu sona ulaşır mı? Bunu zaman gösterecek.
Ekleme Tarihi: 08 Ekim 2023 - Pazar
Kasım Demir

Yeşilçam Dönemine Hasret Bir Camia

Türk futbol tarihinde sevinci ve hüznü iç içe yaşayan tek camiadır Fenerbahçe.Böyle bir cümle kurmam lütfen yanlış anlaşılmasın. Fenerbahçe ülkemiz futbolunun en önemli ve en başarılı kulüplerinden birisidir elbette ama bu durum birbirine zıt duyguları hızlı ve derinden yaşıyor oldukları gerçeğini değiştiremez. Tabi bu benim fikrim, katılmayanlar illaki olacaktır. Kulübün sportif başarı durumuna baktığımda taraftarın duygularının neden değişken olduğunu anlayabiliyorum aslında. Gelin bu durumu inceleyelim.Çok eski zamanlara gitmeye gerek yok. Kurulduğu dönemden seksenli yılların ikinci yarısına kadar Fenerbahçe için her şey çok iyi gidiyordu. Şampiyonluklar birbiri ardına geliyor, rakiplerle aralar hızla açılıyor, halkın teveccühü her geçen gün artıyordu. Yeşilçam da bile Fenerbahçe fırtınası vardı. Cilalı İbo, Turist Ömer, Sezercik, İnek Şaban, Güdük Necmi gibi pek çok koyu Fenerbahçe taraftarı bunlara örnekti. Tabii her şeyin olduğu gibi bu şaşalı döneminde bir sonu vardı. 1986 – 1987 sezo-nunda Galatasaray’ın şampiyon olması sarı lacivertlilerin baskın üstülüğünün sona ermesinin ilk sin-yalleri gibiydi. Ezeli rakibi Galatasaray 14 yıl aradan sonra şampiyon olması o dönem için büyük olay-dı. İlerleyen yıllarda Fenerbahçe birkaç şampiyonluk kazanmış olsa da hiçbir şey eskisi gibi gitmiyordu. Galatasaray ve Beşiktaş şampiyonluk sayılarını hızla arttırıyor Fenerbahçe bu ritme yetişemiyordu. Doksanlı yılların sonlarında Galatasaray’ın dört sene üst üste şampiyon olup UEFA ve Süper Kupayı kazanmış olması Fenerbahçe’yi tamamen arka plana itti. İlerleyen yıllarda toparlama emareleri gösterilmiş olsa da sarı lacivertliler bir türlü Yeşilçam dönemindeki baskın üstünlüğünü geri kazanamadı. Bugüne baktığımızda 9 sezondur şampiyonluğa hasret, ezeli rakibi Galatasaray’ın 4 şampiyonluk gerisinde kalmış bir Fenerbahçe ile karşı karşıyayız. Sadece lig olarak bakmayalım Türkiye Kupasında da 29 yıllık kazanamama dönemi var. Avrupa kupaları açısından son yıllara bakarsak bir UEFA kupası yarı finali bir de Şampiyonlar ligi çeyrek finali var. Kısacası son yıllarda, geçen sezon kazanılan Türkiye Kupası dışında futbolda başka başarısı yok. Galatasaray taraftarının geçen sezonki şampiyonluk kutlamalarına katılan Fenerbahçeli taraftarlar haberini herkes gibi ben de televizyonlarda görmüştüm. Futboldan vazgeçip basketbol, voleybol veya başka spor dallarına ilgi gösteren Fenerbahçe taraftarı da az değil. Kısacası, Sarı lacivertliler açısından gerçekten zor bir dönem yaşanıyor.
 
Zirveye alışkın bir camianın başarıya aç bir hale gelmesi gerçekten çok zor bir durum. Fener-bahçe taraftarının duygularını hızlı yaşamasını da buna bağlıyorum. Her sezon başı bu sene olacak parolasıyla yola çıkıp belli bir zaman sonra hüsrana uğramak ve bunu uzun bir zamandır yaşamak kolay bir şey değil. 
 
Camianın, uzun zamandır başarısız olmasına sebep olan kendince nedenleri de var. Bunların en dikkat çekeni 3 Temmuz süreci. Fenerbahçe açısından zor geçen bu sürecin kulübe büyük zarar verdiğini düşünüyorlar. Ben başka bir noktaya değinmek istiyorum. Bu zor sürecin ardından sonraki sezon Fenerbahçe şampiyonluğu sahasında ezeli rakibi Galatasaray’a kaybetti. Süper Final adıyla ligi ilk dört sırada tamamlayan takımların kendi arasında oynadığı şampiyonluk grubu maçlarının içerisin-de ezeli rakibine sahasında şampiyonluk kaybetti. Yani son düzlüğe kadar sahasına getirdiği mücade-leyi kaybetti. Kısacası Fenerbahçe saha dışı olaylara odaklanmaktan, gerekçeler oluşturup durmaktan dolayı en büyük zararı kendisine verdi. Saha dışı olaylara odaklanılması hususunda doğru yanlış konusuna ben giremem ama saha içerisi de göz ardı edilmemeliydi. Bu ruh hali önemli maçları kaybetme diye bir geleneğe sebep oldu. Sarı lacivertlilerin en büyük problemi final derecesindeki maçları kaybetmesiydi. Final maçlarını kaybetme örneklerini çoğaltabiliriz. 2005-2006 sezonu Denizlispor deplasmanını bilmeyen yoktur. Son haftaya lider giren Fenerbahçe, Denizli deplasmanında berabere kalınca şampiyonluğu ezeli rakibi Galatasaray’a kaptırdı. Bir diğerinde ise 2020-2021 sezonunu hatırlayalım. Sezonun sondan bir önceki hafta Fenerbahçe evinde Sivasspor’u yenebilseydi son haftaya lider girecek ve belki de şampiyon olacaktı. 
 
İşin ekonomi kısmına girdiğimizde de sıkıntılı bir tabloyla karşılaşıyoruz. Her transfer döne-minde ödenen yüksek bonservis bedellerine karşılık, istenen başarının sağlanamıyor olması Fener-bahçe’yi daha da içinden çıkılamaz bir duruma doğru sürüklüyor. Geçmiş yıllara nazaran bu sezon başı oyuncu satışlarından ciddi bir gelir elde edilmesi kulübü teselli eden tek nokta. 
 
Son olarak, bana göre Fenerbahçe’nin bir türlü aşamadığı kısır döngüden bahsedeceğim. Se-zon bitmiş olur o sezonun başarısızlığı iki hafta içerisinde yerini yeni sezonun umuduna bırakır. Başla-yan yeni sezonla yapılan büyük transferler taraftarı havaya sokar. Bu rüzgâr bir dönem devam eder. Daha sonra başarısız sonuçlar gelmeye başladıkça homurdanmalar çoğalır. Sezon sonunda başka takımın şampiyonluğu izlenir. Daha sonra hiçbir şey olmamış gibi yeni sezona yeni umutlarla girilir. Fenerbahçe açısından bu sezona baktığımızda yine kurduğum döngü içerisinde debelenirken görüyorum. Bu sefer mutlu sona ulaşır mı? Bunu zaman gösterecek.
Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve duzcehurhaber.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.